Son dönemde yaptığı tahminlerle dikkatleri üzerine çeken deprem uzmanı Frank Hoogerbeets, Türkiye'nin deprem riski yüksek olan bölgelerine dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kahramanmaraş’ta yaşanan büyük depremi önceden tahmin eden Hoogerbeets, şimdi de İstanbul'daki olası bir deprem hakkında uyarılarda bulunuyor. Türkiye'nin genelinde artan sismik aktivitelerin özellikle İstanbul'u tehdit ettiğini belirten Hoogerbeets, uzmanların dikkatini çeken bazı önemli faktörlere değindi.
Frank Hoogerbeets, sismoloji alanında önemli çalışmalara imza atan bir uzman olup, geçmişte yaptığı doğru tahminlerle tanınmaktadır. Hollanda merkezli, geniş bir veritabanına dayanan analizleri sayesinde depremleri önceden tahmin edebilme yeteneğine sahip olduğu iddia edilmektedir. Hoogerbeets, özellikle 2020’deki İzmir depremi ve daha sonra meydana gelen Kahramanmaraş depremlerini önceden söylemesiyle dikkat çekmiş, bu durumu Türkiye'deki birçok uzman tarafından da takip edilmeye başlanmıştır.
Hoogerbeets’in kullandığı yöntemler, alınan verilerin yanı sıra astrolojik ve astronomik olaylar üzerinde de yoğunlaşmasıyla dikkat çekiyor. Kendi geliştirdiği yöntemler ve modellemeler sayesinde, doğadaki enerji akışlarının depreme yol açabileceğini savunuyor. Onun çalışmalarının bilimsel topluluk içinde kabul görmesi tartışmalı olsa da, birçok kişi tarafından dikkate alınmaktadır.
Türkiye'nin en kalabalık şehri olan İstanbul, geçmişte birçok yıkıcı depremler yaşamış bir metropol. Uzmanlar, İstanbul'un kuzeyindeki fay hatlarının son derece aktif olduğuna dikkat çekiyor. Frank Hoogerbeets de, İstanbul'un büyük bir deprem riski altında olduğunu vurgulamakta. Öngörülerine göre, önümüzdeki yıllarda İstanbul, kuvvetli bir depremle karşılaşma olasılığı taşımaktadır. Bu durum, İstanbul’da yaşayan milyonlarca insan için büyük tehlike teşkil etmekte.
Hoogerbeets, bu konuda halkın ve yöneticilerin farkındalığını artırmanın önemine vurgu yapıyor. Olası bir deprem durumunda, hazırlık ve önlemlerin alınması gerektiğini dile getirirken, özellikle altyapı yatırımlarının artırılması gerektiğinin altını çiziyor. İstanbul'da birçok eski yapının, depreme dayanıklı olmadığını ve bu durumun tehlike arz ettiğini belirtiyor. Yerel yönetimlerin bu tehlikeye karşı daha ciddi ve derinlemesine önlemler alması gerektiğini savunuyor.
Bu bağlamda, Hoogerbeets, olası depremin etkilerini en aza indirebilmek için yapılması gereken hazırlıklara da değiniyor. Öncelikle, binaların depreme karşı güçlendirilmesi gerektiğini, kamu binaları ve hastanelerin güvenliğini artırmanın elzem olduğunu belirtiyor. Ayrıca toplumsal bilincin oluşturulması, halkın deprem konu eğitilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Depreme karşı önceden bilinçlendirilmiş bir toplum, acil durumlarda hızlı ve etkili bir şekilde hareket edebilir.
Sonuç olarak, Frank Hoogerbeets’in İstanbul depremine dair tahminleri, sadece kişisel bir görüş değil, aynı zamanda yerel yönetimlerin ve halkın dikkat etmesi gereken önemli bir sinyal olarak değerlendiriliyor. Uzmanların ve bilim insanlarının katkıları ile ortak bir strateji geliştirilmesi gerektiği inancı giderek artıyor. Türkiye'nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi için tüm paydaşların harekete geçmesi, kalıcı çözümler üretmesi gerekiyor. Bu açıdan Hoogerbeets gibi uzmanların uyarıları, ülke genelinde de büyük bir önem taşıyor.