Marmara Denizi’nin ekosistemine büyük zarar veren müsilaj sorunu, son yıllarda bilim adamları tarafından sıkça gündeme getiriliyor. Özellikle Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) bünyesindeki uzmanların yaptığı araştırmalar, bu sorunun boyutlarını gözler önüne seriyor. Müsilaj, denizlerde yoğun alg patlamalarının sebep olduğu, deniz yüzeyinde beyazımsı bir tabaka oluşturan bir tür organik madde yığını olarak tanımlanıyor. Bilim insanları, bu konuda adım atılmazsa Marmara Denizi’nin ekosisteminin ciddi şekilde tehdit altında olduğunu belirtiyor. Peki, müsilaj nedir, nasıl oluşur ve Marmara Denizi’ndeki etkileri nelerdir? İşte detaylar…
Müsilaj, özellikle yaz aylarında su sıcaklıklarının artması, besin maddelerindeki artış ve su akıntılarındaki değişiklikler ile birleştiğinde oluşuyor. Bu durum, deniz suyu ekosisteminde dengesizliklere yol açarak, belirli alg türlerinin aşırı büyümesine neden oluyor. ODTÜ Su Ürünleri Fakültesi’nden Dr. Ahmet Yılmaz, müsilajın oluşumuna katkı sağlayan faktörlerin başında insan faaliyetlerinin geldiğini belirtiyor. Tarımda kullanılan kimyasallar, atık sular ve sanayi ürünleri, denizlerimize döküldüğünde bu alglerin aşırı büyümesini tetikliyor.
Marmara Denizi’nin ekosistemine ciddi zararlar veren müsilaj, deniz suyu oksijen seviyelerini düşürmekte, aşırı alg büyümesi ise su canlılarının yaşam alanlarını daraltmaktadır. Bu durum, denizden elde edilen ekonomik kazançları da tehdit ediyor. Ayrıca müsilaj tabakası, su altında yaşayan organizmaların fotosentez yapmasını engellediği için, su ekosisteminin dengesini bozuyor.
Bilim insanları, müsilaj probleminin çözülmesi için öncelikle kapsamlı bir çevresel yönetimin gerekliliğine dikkat çekiyor. Bu noktada atık yönetimi, tarımda kullanılan kimyasalların kontrolü ve sanayi süreçlerinin düzenlenmesi gibi önlemler hayati bir öneme sahip. Uzmanlar, bu konuda toplumun bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi gerektiğini savunuyorlar. Dr. Yılmaz, "Eğer bu sorun üzerinde uygun adımlar atılmazsa, sadece Marmara Denizi değil, tüm kıyılarımız bu konuda tehdit altında kalacaktır." ifadelerini kullanıyor.
Bir diğer önemli öneri de, müsilajın neden olduğu ekolojik denge kaybını önlemek için hafif metal ve kimyasal atıkların denizlere karışmasının engellenmesi. Uluslararası işbirliklerinin güçlenmesi, bu tür çevre sorunlarının çözümünde büyük rol oynayabilir. Ayrıca, temiz denizler için su kalitesinin izlenmesi ve düzenli olarak raporlanması gerektiği vurgulanıyor.
Sonuç itibarıyla, Marmara Denizi’nin bir an önce korunması için hem bilim insanları hem de halkın aktif bir şekilde devreye girmesi gerekiyor. Unutulmamalıdır ki, sağlıklı bir deniz, sağlıklı bir ekosistem ve dolayısıyla sağlıklı bir toplum demektir.
Tehlike büyüdükçe, müsilaj sorununun daha da derinleşmesi bekleniyor. ODTÜ’lü bilim insanlarının uyarıları, bu konuda ne kadar acil önlemler alınması gerektiğini ortaya koyuyor. Marmara'nın her yerinde gözlemlenen müsilaj, sadece bir çevresel sorun değil, aynı zamanda geleceğimizin de bir ayak sesidir. Umuyoruz ki, gerekli adımlar bir an önce atılır ve Marmara Denizi tekrar sağlığına kavuşturulur.